KOCA MİMAR SİNAN AĞA
Cihana yüzlerce şaheser kazandıran bir sanatkâr olarak târihe geçen Mimar Sinan, 1490 senesinde Kayseri'nin Ağırnas köyünde doğdu. 9 Nisan 1588'de İstanbul'da vefât eden Mîmar Sinân, Süleymâniye Câmiinin yanında kendi yaptığı türbeye defnedildi...
Süleymâniye Câmii, Mîmar Sinân'ın İstanbul'daki en muhteşem eseridir. En güzel eseri, seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği Edirne'deki Selimiye Câmiidir...
Ömrü boyunca; doksan iki câmi, elli yedi medrese yedi dârül-kurrâ, yirmi türbe, on yedi imâret, üç dârüşşifâ, beş su yolu, sekiz köprü, yirmi kervansaray, otuz altı saray, sekiz mahzen ve kırk sekiz de hamam olmak üzere üç yüz altmış dört eser vermiştir...
Koca Sinân, her mîmârî eseri kendine has bir biçimle ele almak, yapıda form ve konstrüksiyon berâberliğini kurmak, dış mekân ve kuruluşunun iç mekâna bütünlük kazanmasını sağlamak, mevcut teknolojik imkân ve malzeme denemelerinin üstünde, onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmayı bilmek, akılcı ve sâde bir malzeme kullanma anlayışına sâhip olmak gibi günümüzde de geçerli mîmarlık prensiplerini bundan dört asır önce eserleriyle ortaya koydu.
SÜLEYMANİYE CAMİİ
Bu sebeple bir mîmârî dehâ olarak anıldı ve anılacaktır. Kanuni nasıl "Cihan Sultanı" ise o da "Cihan Mimarı"dır...
Hasetçiler her zaman vardır. Süleymaniye Camii'ni yaptığı sıralarda, onu çekemeyenler,
"Cami yapılırken kubbenin altına yan gelip nargile fokurdatır, bu ne iştir?"
diye Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet etmişlerdi. Padişah ani olarak cami inşaasını teftişe gitti. Hakikaten Mimar Sinan'ı, nargilesi yanında kubbenin altında bir mindere oturmuş vaziyette gördü. Celalli bir halde şöyle dedi:
-Bu ne haldir, bre Sinan? Mimar Sinan sükûnetle;
-Padişahım, kerem edip şu nargileyi bir gözden geçirseniz, dedi. Kanuni, gözünü nargileden tarafa çevirince hayret etti. Çünkü, nargilenin üstünde tömbeki yoktu, fokurdayan, sadece su idi. Sinan, padişaha dönerek şu sözleri söyledi:
-Şevketlüm, bu nargileyi burada sırf fokurtusundan faydalanmak için bulunduruyorum. Bu ses bana, bu camide okunacak Kur'an-ı kerim seslerinin, caminin her tarafına yayılması ve her taraftan aynı şekilde işitilmesi için icap eden tedbirleri almama yardım eder...
Büyük sanatkâr, böylece günümüz mimarlarının hayran kaldığı akustik tertibatını alıyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder