Kanuni Sultan Süleyman zamanında Bağdat’ın fethiyle Dicle nehrinin sol kıyısında olan bu kadim yer Osmanlı topraklarına katılır. Bir ara I. Abbas (Safevi Şahı) Bağdatı ele geçirdiyse de 4.Murat Bağdat’ı tekrar geri alarak son noktayı koyar, ta ki İngilizlerin bölgeyi işgaline kadar..
Tarih 29 Nisan 1916'dır. Büyük kuvvetlerle Çanakkale'ye saldıran İngilizler, aynı tarihlerde de diğer Osmanlı topraklarında adım adım ilerliyorlardı. Çanakkale yenilgisinden sonra ağırlıklı olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Irak Cephelerine kuvvet kaydıran İngilizler bölgenin kalbi Bağdat'ı ele geçirmek istiyorlardı. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’den sonra teselli bulduğumuz ve İngilizlere bir tokat gibi inmiş bu muharebe soylu Majestelerinin ordusunun o zamana kadar uğramış olduğu en büyük “yüz karası”sı olacaktı.. Bu şanlı muharebenin çok enteresan ayrıntılarını yazımı uzatmamak adına yazmamakla birlikte, şu kadarını söyleyebilirim ki, Halil Paşa komutasında dil, din, ırk demeden omuz omuza bir çok imkansızlık ve son derece çetin şartlar içerinde, kahramanca çarpışıldı... Sonucunda ise;
29 Nisan 1916 General Townshend birlikleri diğer 13 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri'ne teslim oldu. Kuşatmada, İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri 23.000 ölü ve yaralı, Osmanlı kuvvetleri 10.000 şehit ve yaralı vermiş, 13.300 İngiliz askeri esir alınmıştır. Halil Paşa zaferin neticesinde ordusuna şöyle seslenir;
HALİL PAŞANIN 6. ORDUYA MESAJI
"Arslanlar!
Bütün Türklere şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut'ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz."
ZAFERİN AVRUPA'DA YANKISI
İngiliz tarihçisi James Morris, Kut'un kaybını "Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştır. Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı. Bunun üzerine General Lake ve General Gorringe İngiliz ordusunda görevlerinden alınmış ve yerlerine General Maude getirilmiştir. Avrupa ise tam anlamıyla “şok” durumundaydı..
Bu çarpışmaların askeri tarih açısından bir başka önemi de bilinen ilk havadan ikmal denemesini İngiliz ordusunun Kut'taki birliklerini ikmal için 26 gün boyunca Dicle'deki ORA Üssü'nden 3 adet Short 184 tipi 225 beygirlik deniz uçakları ile bu kuşatma sırasında gerçekleştirmiş olmalarıdır. Ancak bu çaba yeterli olmamış ve sonucu değiştirmemiştir.
Halil Paşa ise Kut'ül Ammare zaferine istinaden Kut soyadını aldı ve bu çarpışmalarda ölenler için kasabada Kut Türk Şehitliği yapıldı. Nitekim neticede Londra’da bir soruşturma komisyonu kurulacak, yenilginin sorumlusu araştırılacaktı. Tarihlerindeki en utandırıcı sahneyi yaşayan İngilizler ertesi yıl Bağdat’ı almalarına rağmen bu uğursuz günü unutmadılar ve hakkında onlarca kitap yazdılar. (Bizde kaç kitap olduğunu merak eden var mıdır?) Kut'ül amâre tarih kitaplarımızda yapılan baskılar ile üstünde durmadığımız ama İngilizleri perişan ettiğimiz büyük bir zaferdir…Unutmadılar ama unutturdular!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder